Doç. Dr. Hasan Ayaz Drexel Üniversitesi, Bilişsel Nöro-Mühendislik ve Kantitatif Deneysel Araştırma Ortak Okulu Biyomedikal Mühendisliği, Bilim ve Sağlık Sistemleri "Next-generation wearable and ultra-portable neuroimaging: expanding vistas for brain health"
Hasan Ayaz, Drexel Üniversitesi, Bilim ve Sağlık Sistemleri Fakültesi, Biyomedikal Mühendisliği Bölümü ve Drexel Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümünde Doçent Doktor olarak görev yapmaktadır. Bilişsel Nöro-Mühendislik ve Kantitatif Deneysel Araştırmalar İş birliği, Pennsylvania Üniversitesi ve Philadelphia Çocuk Hastanesi'ne bağlı kuruluşların üyesidir. Lisans ve yüksek lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümünden yüksek onur derecesi ile mezun olarak almıştır. Fonksiyonel Yakın Kızılötesi Spektroskopi tabanlı beyin izleme ve FDA onaylı tıbbi cihazlar için etkinleştirme yazılımı geliştirdiği Drexel Üniversitesi'nden doktora derecesi almıştır. Araştırma alanları arasında insan bilgisayar etkileşimi ve nöroergonomi alanındaki nöromühendislik ile optik beyin görüntülemenin klinik ve alan uygulamaları yer almaktadır.
Dr. Ayaz’ın araştırması, insan algısı, bilişsel ve motor işleviyle ilgili sinirsel mekanizmaları gerçek dünya bağlamlarına odaklayarak, mobil nörogörüntüle ve nöroergonomik uygulamalar için nöro-mühendislik yaklaşımlarını kullanarak araştırmayı içerir. Araştırmaları, sağlık hizmetlerinden havacılığa kadar geniş bir spektrumda nöroergonomik uygulamalar için yeni nesil beyin görüntülemeyi tasarlamayı, geliştirmeyi ve kullanmayı (ölçmek-> açıklamak-> mümkün kılmak) amaçlamaktadır. Araştırmaları federal ajanslar, kurumsal ortaklar ve vakıflar ve uluslararası dergilerde ve konferanslarda 200'den fazla yayınla finanse edilmiştir.
Dr. Ayaz, çok sayıda uluslararası derginin yayın kurulunda hizmet vermektedir (PLOS One, Frontiers in Human Neuroscience, Applied Sciences, and Computational Intelligence and Neuroscience). İkinci Uluslararası Nöroergonomi Konferansları eş başkanlığı ve açılış konuşmacısı görevlerinin yanı sıra, çeşitli konferanslar ve sempozyumlar için başkan/eş başkan/açılış konuşmacısı olarak görev yapmıştır.
Next-generation wearable and ultra-portable neuroimaging: expanding vistas for brain health
Neuroergonomics is an emerging field that investigates the human brain in relation to behavioral performance in natural environments and everyday settings. Functional near infrared spectroscopy (fNIRS), a noninvasive brain monitoring technology that relies on optical techniques to detect changes of cortical hemodynamic responses to human perceptual, cognitive, and motor functioning, is an ideal candidate tool. Ultra-portable wearable and wireless fNIRS sensors are already breaking the limitations of traditional neuroimaging approaches that imposed limitations on experimental protocols, data collection settings and task conditions at the expense of ecological validity. Moreover, novel utilization of the near infrared light allows the rise of a new generation medical devices, such as the de novo FDA approved Infrascanner, a handheld brain hematoma detection system that is based on the differential near infrared light absorption of the injured vs. the non-injured part of brain. This presentation will summarize our recent progress and emerging trends of fNIRS applications, from aerospace to medicine, with diverse populations and towards clinical solutions including mental health and neurological conditions such as Schizophrenia, and Traumatic Brain Injury.
Prof. Dr. Ömer Halil Çolak Akdeniz Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği "Yüz Nakil Hastalarında Beyin Plastisitesi ve Rehabilitasyon Odaklı Çözümler"
Lisans ve yüksek lisans öğrenimini Süleyman Demirel Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğinde tamamlayan Dr. Çolak, 2006 yılında Sakarya Üniversitesi’nden Elektronik Mühendisliği alanında bilim doktoru unvanı aldı. 2007 yılında Akdeniz Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı.
2008 yılında University of Technology Zurich’te otonom sinir sistemi ve sempatovagal denge üzerine araştırmalarda bulundu ve çalışmaları ile 2009 Akdeniz Üniversitesi Bilim Teşvik ödülünü aldı. 2010 yılında Paris Descartes Universitesi, Tıp Fakültesi, Neurosciences Enstitüsünde motor kontrol ve sinaptik denge üzerine doktora sonrası araştırmalarına devam etti. Aynı yıl Elsevier-Fransa yılın genç bilim adamı ödülüne layık görüldü. Dr. Çolak, 2013 yılında Doçent ve 2018 yılında Profesör ünvanı alarak halen Akdeniz Üniversitesinde akademik hayatına devam etmektedir.
Dr. Çolak, 2013 yılında Akdeniz Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünde Sinir Bilim laboratuvarını kurmuş ve aynı yıl bu laboratuvarda Elektronik Mühendisliği, Nöroloji, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi, ve Radyoloji Anabilim dallarının da katkılarıyla yüz ve kol nakil hastalarında beyin plastisitesi ve kas hareketlerinin çözümleri ile ilgili çalışmaları başlatmıştır. Halen sinirbilim laboratuvarı grup lideri olarak yüz nakil, kol nakil, kol replant, tam yüz lezyonlu hastalar, ampütasyon grupları ve sporcularda, beyin ve kas dinamiklerinin analizi ve rehabilitasyon süreçlerinin geliştirilmesi konularında çalışmalarını sürdürmektedir.
Yüz Nakil Hastalarında Beyin Plastisitesi ve Rehabilitasyon Odaklı Çözümler
Yüz nakil hastalarında nakil sonrası gelişim süreçleri sırasında ortaya çıkan temel problemler, primer ve duysal hareketlerin gerçekleştirilmesinde meydana gelen zorluklardır. Bu özel vakalarda, sensör ve motor korteks el ve yüz temsil alanlarındaki reorganizasyonların da katkı koyduğu bu durum, sağlıklı grupla karşılaştırıldığında kas dinamiklerinin tamamen farklı bir karakteristik sergilemesine neden olmuştur. Bu hastaların günlük hayata adaptasyonlarının hızlandırılması ve yaşam kalitelerinin artırılması için özel rehabilitasyon prosedürlerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu sunumda yüz nakil hastalarında beyin korteks yapısının reorganizasyonu, kas dinamiklerindeki farklılıklar değerlendirilecek, geliştirilen yeni rehabilitasyon süreci ve hastalara uygulanması sonucu el ve yüz temsil alanlarındaki değişiklikler ve duysal ifade gelişimleri fMRI, EEG ve sEMG odaklı tartışılacaktır. Bu özel gruptan elde edilen sonuçların diğer nörodejeneratif problemlere hangi katkıları koyabileceği değerlendirilecektir.
Doç.Dr. Sinan GÜVEN Dokuz Eylül Üniversitesi
İzmir Uluslararası Biyotıp ve Genom Enstitüsü (İBG)
"Doku Mühendisliği ve Mikroakışkan Sistemler"
Sinan Güven lisans eğitimini ODTÜ Kimya bölümünde tamamladı ve daha sonra yine aynı üniversitede biyoteknoloji alanında yüksek lisans eğitimini gerçekleştirdi. 2011 yılında doku mühendisliği ve kök hücreler alanındaki doktorasını İsviçre-Basel Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora çalışmalarını erişkin kök hücreleri kullanarak büyük ölçekli vaskülerize kemik grefleri hazırlanması üzerine gerçekleştirdi. Aynı zamanda kök hücrelerinin farklılaştırılması ve rejeneratif tıp uygulamalarının klinik alanlarda aktarılması konusunda çalışmalarda bulundu. Doktora sonrası çalışmalarını 2012-2015 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirdi. Massatchussetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Harvard Tıp Okulu ve Brigham and Women’s Hastanesindeki çalışmaları sırasında 3-boyutlu aşağıdan-yukarıya (bottom-up) doku mühendisliği birleştirme teknolojileri ve mikroakışkan sistemler üzerine yoğunlaşmıştır. Bununla beraber rejeneratif ve kişisel tıp uygulamalarına yönelik gerçek doku ve organ fonksiyonlarını taklit eden modeller geliştirmiştir. Dr. Güven, Stanford Canary Erken Kanser Teşhisi Merkezi’nde biyomühendislik araçlarını kullanarak kanser araştırmaları için yenilikçi mikro-çevreler tasarlamıştır. Mayıs 2015’te yurda geri dönüş yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp fakültesi ve İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi’ne katılarak Terapötik Biyomühendislik Labı’nı kurdu. Halen bu kurumlarda grup lideri olarak doku mühendisliği, kök hücreler ve mikroakışkan sistemler alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir. Doç. Dr. Sinan Güven 2016 Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA-GEBİP, 2017 Bilim Akademisi BAGEP ve 2018 Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı TÜSEB Teşvik ödüllerine laik görülmüştür.
"Doku Mühendisliği ve Mikroakışkan Sistemler"
Doku mühendisliği günümüz tıbbi tedavi araçlarına yardımcı olarak yeni doku ve organların yada doku modellerinin yapay olarak kontrolü bir şekilde tasarlanıp yeniden yapılması amacını hedeflemektedir. Tasarlanan dokuların hasarlı organa yada bölgeye implante edilmesiyle vücudun iyileşmesine katkıda bulunarak hızlandırması ve rejenerasyonu sağlaması amacını güder. Doku mühendisliği yöntemi aynı zamanda klinik araştırmalar ve ilaç endüstrisi için model doku/organ geliştirmeye olanak sağlamaktadır. Bu yöntemin en önemli yararları 1) hastanın kendi hücrelerini kullanarak hastaya zarar vermeden en sağlıklı ve doğru ilacın yada ilaç dozunun ayarlanmasını sağlamakta, 2) hayvan deneylerini azaltarak etik kaygıları en aza indirgemekte, 3) yeni ilaç ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine uygun platformlar oluşturmaktadır ve son olarak 4) var olan cerrahi yöntemlere ek olarak alternatif ve yenilikçi teknikler geliştirerek zarar görmüş doku ve organların iyileşmesini sağlamak olarak sıralanabilir. Bu alanda kök hücreler doku onarımında büyük rol üstlenmelerinden dolayı yenileyici tıp ve doku mühendisliği uygulamalarında yangın olarak kullanılmaktadırlar. Kök hücreler kullanılarak geliştirilen yapay dokuların fonksiyonlarını yerine getirmesi ve uzun ömürlü olmaları in vitro ve in vivo koşullarda olgunlaşma aşamalarına bağlıdır. Geliştirilen 3-boyutlu temelden yukarıya (bottom-up) rejeneratif tıp uygulamaları biyomühendislik alanına yeni boyutlar kazandırmıştır. Bunların yanında innovatif yöntemlerin ve mühendislik alanındaki gelişmelerin sağlık bilimlerine doğrudan uygulamaları biyotıp alanında çip-organ gibi yeni platformları kazandırmıştır. Bu sunumda kök hücrelerin temelden yukarıya doku mühendisliği yaklaşımı ve mikroakışkan çip sistemlerin kullanılmasıyla geliştirilen yapay dokuların tıbbi kullanımları tartışılacaktır. Öte yandan özellikle son yıllarda mikroakışkan sistemlerle tek hücre genomik analizleri ve bunların kanser araştırmalarında sunduğu olanaklar ele alınacaktır.